google.com, pub-3163838852151076, DIRECT, f08c47fec0942fa0 ŞEYH EDEBÂLİ TÜRBESİ
top of page
  • Yazarın fotoğrafıYitik

ŞEYH EDEBÂLİ TÜRBESİ


Vatani görevimi Bilecik’te yaptım. 9. Jandarma Er Eğitim Alayı’nda. Acemi birliğinin ilk günlerinde bölük komutanı “Şeyh Edebâli’ye gitmek isteyen var mı?” diye sorunca tereddütsüz kaldırdım elimi. Neredeyse bölüğün tamamının eli havadaydı. Yarım saat içinde diğer bölüklerden de gelen yüzlerce askerle birlikte Şeyh Edebâli türbesinin bulunduğu alandaydık.


Saflık işte, ben ziyaret gerçekleştireceğimizi falan düşünmüştüm. Bir de ne görelim. Ona yakın kamyon ve üzerinde parke taşları. Meğer onları kamyondan indirip, istiflemek için götürmüşler. Biraz şaşkınlık ve öfkeyle birlikte manevi tatmini yüksek olan işi kalabalık olmanın verdiği avantajla eğlenceye dönüştürmüş, iş bittikten sonra da ziyaretimizi yapmayı ihmal etmemiştik.


Bilecik’te bulunduğum süre zarfında hemen her hafta sonunda Şeyh Edebâli hazretlerinin manevi huzuruna gitmeye gayret ettim. Bir keresinde oldukça yaşlı bir dedeyle sohbet etme fırsatı bulmuştum.


Dede, yürüdüğümüz yol boyunca uzanan yıkık minareleri göstererek; “Evlat burada önceden camilerin de kalıntısı vardı. Hatta biz çocukluğumuzda girer içlerinde oynardık. Bakımsızlıktan yıkılanlar oldu. Bu camileri Yunan gavuru işgalde yakmış, yıkmış. Türbeyi de yakmaya çalışmışlar ama bir türlü yakamamışlar.” demişti.


O yıllarda türbenin bulunduğu alan çok bakımsızdı. Türbenin etrafındaki alanda her türlü melanete rastlamak mümkündü. Her ziyaretimde o tepeden bakar, böyle kutsal bir mekânın hemen dibinde alkol alan nasipsizleri görür üzülürdüm.


Ancak çevre düzenlemesi yapılmaya başlanmıştı. Bir gün ziyaret sırasında birinin kazma-kürek çalıştığını gördüm. “Selamun Aleykum” deyip geçtim ama adamı gözüm bir yerden ısırıyordu. Hafızamla daha fazla cebelleşmemek için az ileride arabasının başında bekleyen şahsa sordum. “Vali bey” dedi. Artık nasıl şaşkın baktıysam izah etme gereği duydu: “Ben şoförüyüm. Vali bey her fırsatta gelir ve burada çalışır.”


Gerçekten de sonraki ziyaretlerimde de birkaç kez rastladım. Allah böyle valilerin sayısını artırsın, ondan razı ve hoşnut olsun.


İşte seneler sonra, zamanında tek tek ellerimizden geçen parke taşlarının üzerinde tarihi soluklarken bunlar geçiverdi yüreğimden.


Yürümekte bile zorluk çektiğimiz türbe yolunun düzeltildiğini, yıkık minarelerden –en azından- birine ait camiinin aslına uygun olarak inşaatının devam ettiğini görüp sevindim. Türbenin bulunduğu alan gerçekten güzel tanzim edilmiş.


Sadece türbenin bulunduğu kısım değil, etrafı da temizlenmiş, yürüme yolları yapılmış. Ancak kısa süre önce yağan yağmur yürüyüş güzergâhının bazı bölümlerini tahrip etmiş.


Günün sürprizi ise hemen türbenin alt arka kısmındaki yamaçta rastladığım bir su değirmenin kalıntısıydı.


Dönüşte hediyelik eşya satan bir mağazanın sahibiyle ayaküstü sohbet ederken kendisinin emekli kültür il müdürü olduğunu öğrenince bizim parke taşıma mevzuunu anlattım. Ağız dolusu bir kahkahayla “O fikir benden çıkmıştı” demez mi? Oldukça eğlenceli ve manevi anlamda doyurucu ziyaretimizden geriye dudaklarımızdaki bu tebessüm kaldı.


366 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page