
ŞEHİT İSMET ŞAHİN
- Yitik

- 20 Ağu
- 2 dakikada okunur
Bir deli sevda başımızda
Künyemiz olsun taşımızda
Sürmene'nin yiğit evladı İsmet Şahin tam inanmış bir Ülkücüydü.
Şeytanın bile aklına gelmeyecek bir iftira ile başlayan olaylar zinciri, o tertemiz insanı darağacına kadar götürdü.
Kızıl komünistlerin askerle çatışmasında bir askerimiz şehadete ermişti.
Olayda yakalanan kızıl militanlar, mahallede Ülkücü kimliği ile bilinmesine rağmen onun adını vererek "Bizdendir, askeri de o vurdu." diyerek iftira ettiler.
Oysa İsmet Şahin'in ailesinin de Ülkücü olduğunu ve askere kurşun atmayacaklarını bütün mahalle biliyordu.
Adalet kantarını, pazarcı kantarına çeviren ihtilalciler basit bir tahkikat yapma gereği bile duymadan attılar onu zindana.
İsmet Şahin ile aynı cezaevinde kalan ve bir başka şehidimiz Erhan Cengiz'in ağabeyi olan Oğuzhan Cengiz ağabey KAPIALTI kitabında şehidimizin idam cezası aldığı günü ve sonrasını şöyle naklediyor.
"Asker benim kardeşim, hiç kurşun atarmıyım” diyordu sürekli. Çok mütevekkil bir arkadaştı, kendisine isnat edilen suçu hiçbir zaman kabul etmedi ve "Eğer yapsaydım kabul ederdim" derdi.
İdam cezasını aldığı gün;”Bana haksız yere ceza verdiler, Allah biliyor ki ben yapmadım” dedi metanetle.
20 Ağustos 1981 günü, şafak vakti kurulu dar ağacına vakur ve mütevekkil adımlarla yürüyen İsmet Şahin yetkiliye dönerek; "Mümkünse benim sandalyeme çingene vurmasın” ricasında bulundu.
Yetkililer idam mahkumunun son isteği mertebesinden gördükleri bu isteği, belki de çingeneye asker kıyafeti giydirerek karşılamaya çalıştılar.
Son arzun nedir diye sorulduğunda; "Abdest alıp iki rekat namaz kılmak istiyorum” diye cevapladı ve huşu içinde eda etti namazını. Uzun uzun dua etti ve amin diyerek kalktı, tekrar sehpaya doğru yürüdü. İdam sehpası önündeki sandalyeye çıktı. İdamını yasa gereği seyretmek zorunda olan heyete dönerek; ”Savcı bey biliyorsun ki suçsuzum, yani benim suçsuz olduğumu en iyi sizler biliyorsunuz. Ben Allah’a gidiyorum, yalan söyleyecek değilim. Ben yapmadım, sizler ömür boyu bu haksız cezanın vicdan hesabıyla baş başa kalacaksınız. Yaşasın Allah yolunun yolcuları, yaşasın Türk milleti ve onun sancaktarları.”
Devamlı tekbir getiriyordu. Kelime-i şahadet getirerek sandalyeye vurmak istediyse de cellat ondan çabuk davranarak sandalyeye vurdu ve o anı bütün sessizliğiyle yaşadı Paşakapısı Cezaevi.
Güvercinler dahi bir havalanıp bir iniyor, adeta olmaması gereken bir olay diye çırpınıyorlardı.
İnna lillahi ve inne ileyhi raciun (Allah’tan geldik,dönüşümüz ancak onadır.)
--
İsmet ŞAHİN, infaz edildiğinde kardeşi Ömer ŞAHİN de Ülkücülük suçundan aynı cezaevinde bulunuyordu.
Bir nesle böyle kıydılar.
Şehadetinin seneyi devriyesinde rahmetle anıyorum.
Aziz ve asil ruhu şad olsun.




Yorumlar