google.com, pub-3163838852151076, DIRECT, f08c47fec0942fa0 ÖZEL HAREKAT
top of page
  • Yazarın fotoğrafıYitik

ÖZEL HAREKAT


Terörün gemi azıya aldığı, eşkiyaların karakollarımızı basıp askerlerimizi kırdığı günlerdi o günler.


Bununla da kalmayıp moral motivasyonlarını yüksek tutabilmek için dağların doruklarında konserler tertip ettikleri günlerdi o günler.


Güneydoğu'ya davulla zurnayla uğurlanan fidanların, tabutlar içerisinde beşer onar geriye döndüğü günlerdi o günler.


Şehit analarının ve Yüce Türk Milletinin kan yaşı akıttığı günlerdi o günler.


Yumrukların sıkıldığı, sözlerin boğazımıza dizildiği, çaresizliğin dorukta olduğu günlerdi o günler.


Gündüz külahlı, gece silahlı sözüm ona üç buçuk eşkiyanın koca Türkiye Cumhuriyetine kafa tuttuğu günlerdi o günler..


1977 yılında APOCULAR adıyla anılan bu soysuzlar roketatar ve çeşitli silahlar yakalattıklarında Rahmetli Başbuğumuz "Bu silahlar bir alaya yeter, ona göre tedbir alınmalıdır." diyerek tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekerken, damarlarında taşıdığı kana ihanet etmemek için birileri çıkıp 15 Ağustos 1984 Eruh baskınına kadar üç buçuk eşkiya demekle yetindi hep. Ve neticesinde hepimizin bildiği trajik olaylar yaşandı.


Bu üç buçuk eşkiya her defasında sınırı geçip, gök ekin biçer gibi üçer, beşer, onar fidanlarımızı kırmayı ve sonrada çoğu zaman kaçmayı başarıyordu.


Ta ki; anladıkları dilden konuşan ÖZEL HAREKAT TİMLERİ bölgede konuşlanana kadar.

Hepsi çelik gibi, iman dolu yürekleri, hedeften şaşmayan gözleri ve titremeyen elleri ile Türk Milletinin gönlünde taht kuran Özel Harekat timleri bölgede PKK denen çapulcu sürüsü ile aynı dilden konuşuyor ve tabiri caizse bu soysuzlara kan kusturuyordu.


Öyle ki; Cudi'nin, Gabar'ın ve Tendürek'in en zirvelerinde bile PKK militanlarının bu korkularını taşlara boyalarla yazdıklarını görmek mümkündü.


İşte ne olduysa ondan sonra oldu ve birileri, bir zamanlar sırtlarını sıvazlayıp arkalarına sığındıkları bu yiğit yürekleri yıpratmaya başladı.


Ve bu organize bir şekilde, bilinçli olarak yapılıyordu.


Önce onların bıyıklarına taktılar.


Bir güneydoğu gezisi sonrasında devrin adalet bakanı tarafından bu resmen dile getirildi. Özel Harekatçıların "YAVUZCA" heybetli bıyıkları, bir yerlerine batmış olmalı ki; her gittikleri yerde bu konuyu dillerine pelesenk ettiler.


Sonra yüzüklerine, silahlarına yapıştırdıkları bayraklara ve yaptıkları "Bozkurt" işaretine taktılar.


Özel Harekat bünyesinde yer alanlardan bazıları üç hilal motifli gümüş yüzükler takmışlardı. Koca bir teşkilattan "cımbızla" çeker gibi fotoğrafladıkları bu kişiyi günlerce teşhir ettiler.


Yüzü maskeli ve kamuflajlı bu kişinin, belki de iri kıyım bir gazetece olabileceği kimsenin aklına bile gelmedi.


Oysa Türk Milletinin bünyesinden çıkan ve vatanı korumak için gözü kapalı ölüme koşan bu yiğitlerin dedelerinin sancağı "ÜÇ HİLALİ", Türklüğün ve cesaretin sembolü "BOZKURDU" sembol olarak kullanmalarından daha tabi ne olabilirdi ki?


Bundan rahatsızlık duyanlar, "HİLALİN EZELİ DÜŞMANI" "HAÇLILAR" ve "BOZKURDUN" ezeli düşmanı "KEMİK YALAYICI KÖPEKLER" den başka kim olabilirdi ki?


Nitekim, dolaplar döndürüldü, senaryolar yazıldı, köprünün altından sular akıtıldı.


Özel Harekat Timleri sistemli bir şekilde tasfiye edilmeye başlandı. Önce ellerinden ağır silahlarını aldılar ve sonrada batıya kaydırıp, çoğunu pasifize etmek için alakasız görevlere verip, neticede de uyum sağlayamadığı gerekçesiyle görevden uzaklaştırmaya çalıştırdılar.


Ve o dönemde merhum Ozan Arif Türk Milletinin duygularına tercüman oluyor, adeta isyan ederek soruyordu:


Özel Tim PKK'nın dumanını atmakta, Medyamız ve siyasiler Özel Time çatmakta, Özel Tim bazısına neden böyle batmakta ?


Bu sorunun cevabını bütün Türk Milleti gibi elbette Ozan Arif'te çok iyi biliyordu.


Özel Tim bazısına değil, bu vatanın bölünmesi için and içmiş işbirlikçilere batıyordu.


Ve görünen o ki, batmaya da devam edecek.


Kimin umurunda?


Onlar Yüce Türk Milleti’nin gönlünde çoktan yerlerini aldılar. Bayrak solmasın diye gözlerini kırpmadan kanlarını sebil eyleyen şehitlerimizi rahmetle anarken, devletimize, milletimize yönelen her türlü tehlikenin karşısında dağ gibi duran yiğitlerimizi yüreğimle selamlıyorum.


Allah korusun!

420 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page