google.com, pub-3163838852151076, DIRECT, f08c47fec0942fa0 OTOBÜSTE TACİZ
top of page
  • Yazarın fotoğrafıYitik

OTOBÜSTE TACİZ


Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde taciz kelimesinin karşısında: “Tedirgin etme, rahatsız etme” yazıyor. Sözlükte böyle yazsa da bazen tacizin boyutları bu tanıma rahmet okutacak boyutlara ulaşabiliyor.

Özellikle büyük şehirlerde, toplu taşıma araçlarında bu tarz iğrenç olaylara çok rastladım ve birkaç kez de maruz kaldım. Erkeğe taciz olur muymuş demeyin. Maalesef oluyor.

Neyse.

O zamanlar Şişli’de oturuyordum. İşyerim ise Emirgan’daydı. O yüzden sabahları Taksim’den genelde sahilden giden Sarıyer otobüslerine ya da bazen Reşitpaşa otobüslerine binerdim. Bir sabah yine Taksim’den otobüse bindim. Otobüs her zamanki gibi hınca hınç doluydu. Aynı işyerinde çalıştığım arkadaşım Sezgin de selam vererek otobüsün arkasına doğru yürüdü.

Sabah erken saatler olduğu için tuhaf bir sessizlik vardı otobüsün içerisinde. Arnavutköy’e girmek üzereyken bir kadının: “Şerefsiz! Senin karın, kızın yok mu!” haykırışıyla irkildim. Otobüsteki herkesle birlikte ben de sesin geldiği yere odaklandım. 40-45 yaşlarında bir kadın, 55-60 yaşlarında iyi giyimli bir adama bir yandan çantasıyla vuruyor, bir yandan da saydırıyordu.

Bir anda Sezgin’le göz göze geldik. O hızla arkadan gelerek, ben de bulunduğum yerden hamle yaparak adamı sıkıca tuttuk. Tutmasına tuttuk da ne yapacağımızı bilemiyoruz. Adam sarhoş ama güçlü. İki eliyle yakama yapıştı ve “Ben polisim, sizi mahvedeceğim, gazeteci arkadaşlarım var onları çağıracağım, siz bana vuramazsınız” falan demeye başladı.

Halen duruyor mu bilmiyorum Bebek’te o zamanlar bir polis karakolu vardı. Durağa da az bir şey kalmıştı. Sezgin’le durakta inip adamı karakola teslim etmeye karar verdik. Ancak, az önce tacize uğrayan kadın: “Şikayetçi değilim, karakol marakol uğraşamam benim işim gücüm var” deyince işler sarpa sardı.

Saat sabahın 7’si. Elimizde sarhoş bir adam var ve bu adam sülük gibi yapıştı yakama hakaret edip duruyordu.

Allah affetsin en pratik çözüm adamı indirip Bebek parkında biraz hırpalamak gibi gelmişti bana. Ama Sezgin: ”Abi bu adam polisim dedi, gidelim karakola şikayet edelim. Hem sarhoş, hem yalan söylüyor.” deyince karakola gitmeye ikna oldum.

Karakola girene kadar adam yakamı bırakmadı. Nöbetçinin şaşkın bakışları arasında girdik içeri. Girer girmez nefes nefese olanları anlattık. Karakol amiri sert bir şekilde: “Madem polissin göster lan kimliğini!” deyince, adamdaki sarhoşluktan eser kalmadı. Mesaimizin başlamasına yarım saatten az kalmıştı. O yüzden biz hikayenin devamını göremedik ama kapıdan çıkarken duyduğumuz sesler tahmin etmemize yardımcı oldu.

Beykoz’da yaşadığım dönemde de ilginç bir olay gelmişti başıma. Halâ öyle mi bilmiyorum ama o zamanlar Kavacık otobüs durağında belediye otobüsleri sürekli ring yaparlardı. Yani otobüs dolunca hareket ederlerdi. Çok da kalabalık olurdu.

Bir sabah Kavacık-Mecidiyeköy otobüsüne bindim. Otobüs öyle kalabalıktı ki, koridorda bile ayakta sırt sırta iki üç kişi duruyordu. Orta sıralarda bir yerde ben de koridorda ayakta yan vaziyette ancak yer bulabildim.

Koridor yanında ve hemen benim önümde seyahat eden kadının benden daha doğrusu montumdan rahatsız olduğunu fark ettim. Çünkü otobüs sallandıkça ne kadar geri çekilsem de montumun ucu kadının omzuna dokunuyordu. Bin bela güçlükle montumun önünü kapattım. Güçlükle diyorum zira otobüste tutunmadan ayakta durmak çok zordu. Ben elimden geleni yaptım ama abla huylu mudur nedir sürekli bana öfkeyle homurdanıyordu.

Anladım bir tatsızlık çıkacağını ama yapabileceğim bir şey yoktu. Daha FSM köprüsüne gelmeden korktuğum başıma geldi. Abla bastı çığlığı: “Sapık şey! Utanmıyor musun? Ben senin annen yaşındayım!”

Hani bazen bir sessizlik olur, çıt çıksa duyarsınız ya. Hah! İşte aynen öyle oldu. Ya da bana öyle geldi. Ve o anda otobüsteki bütün yolcular bize odaklandı.

Hiç istifimi bozmadım. Gayet sakin bir şekilde: “Hanımefendi ben bilişim uzmanıyım. Sapık değilim. Ama emin olun sapık da olsam otobüste bunca genç ve güzel kadın varken gelip sizi taciz etmezdim.” deyiverdim.

Yolculardan kimi gülmemek için kendini tutarken, çoğunluğu kahkahayı patlatıverdi. Ablanın kulaklarına kadar kızardığını ve köprüyü geçer geçmez indiğini hatırlıyorum.

Başıma gelen taciz olaylarını yazmayacağım ancak çok rahatsız edici bir şey olduğunu söyleyebilirim.

Allah kimseye yaşatmasın.


262 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page