google.com, pub-3163838852151076, DIRECT, f08c47fec0942fa0 HAVALAR VE ACAYİP RÜYALAR
top of page
  • Yazarın fotoğrafıYitik

HAVALAR VE ACAYİP RÜYALAR


İstanbul’da boğucu bir nem ve aşırı sıcak bir hava var. Gündüzü ayrı çile, gecesi ayrı çile. Havanın etkisinden midir bilmem ama son zamanlarda tuhaf tuhaf rüyalar görmeye başladım. Hem öyle rüyalar ki en kral Netflix dizisinden daha eğlenceli.


Mesela şu karabasan yazısını yazdığım gece acayip bir rüya gördüm.


Yorgun argın akşam eve geliyorum. Bir bardak soğuk su içiyorum. Hani bazen görmeseniz de başkasının varlığını hissedersiniz ya öyle bir hisle ürperiyorum. Evde başkası var sanıyorum. Yaşadığım yer küçük bir ev. Odalara bakıyorum kimsecikler yok. Ama o his beni terk etmiyor.


O yüzden boşluğa konuşarak; “Bak evde olduğunu biliyorum. Her kimsen ev iki kişiye yetecek kadar büyük. Kalacak yerin yoksa burada kalabilirsin. Sen bana zarar verme, ben de sana zaten zarar veremem. Beni duyuyorsan bir işaret gönder.” diyorum. Cümlem biter bitmez perde kendiliğinden hızla açılıp kapanmaya başlıyor.


Kalbim hızla çarpıyor ama sakin olmaya çalışıyorum. “O zaman ben uyuyorum. Lütfen beni rahatsız etme.” diyorum. Perde yine aynı şekilde hızla açılıp kapanıyor.


Üç buçuk atarak diğer odaya geçiyorum. Bildiğim bütün duaları okuyarak uykuya dalıyorum.


Rüyanın içinde rüya görülür mü yahu? Ben görüyorum.


Neyse rüyamda o yaşadığım efsunlu evdeyim yine. Gözümü açıyorum bir bakıyorum yanımda Müslüm Gürses. O konserlerde giydiği beyaz takım elbisesi ile sanki evin müdavimi imiş gibi şarkı mırıldanarak saçlarını tarıyor. Dışarı çıkacak gibi sanki hazırlanıyor.


“Baba günaydın hayırdın n’apıyosun burada?” diyorum. Saçlarını taramaya devam ederken bana neşeyle cevap veriyor; “Seni ziyarete geldim. Kalk hazırlan yürüyelim biraz.” diyor.


Hemen kalkıyorum. Yüzümü yıkıyorum aceleyle. Dişimi fırçalıyorum. Üzerimi değişiyorum ve Müslüm babayla çıkıyoruz dışarı. Sahilde konuşarak yürümeye başlıyoruz.


Ama yanımızdan geçen insanların tuhaf bakışlarından rahatsız oluyorum. O anda birden Müslüm Gürses’in vefat ettiğini hatırlayıp dehşete düşüyorum. Korku ve telaşla; “Baba sen ölmedin mi ya?” diyorum. Müslüm Baba tebessümle “Evet, çok oluyor.” diyor.


“E nasıl oluyor bu? Seni insanlar görüyorlar mı yoksa sadece ben mi görüyorum?” diye soruyorum. Müslüm baba nedense sorularımdan neşelenmiş gibi kahkahayla; “Yok yahu sadece sen görüyorsun.” diyor.


“Baba ben kendi kendime mi konuşuyorum? İnsanlar ondan mı tuhaf tuhaf bakıyor?” diyorum.


Müslüm baba basıyor kahkahayı.


Şaşkınlık ve telaşla ne olduğunu anlamaya çalışırken bahçeden yükselen Bulut’un sesiyle uyanıverdim. Bütün odaları gezdim uyku sersemi. Çok şükür ne Müslüm babaya ne da başka birine rastlamadım. :)

266 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page