İstanbul’da boğucu bir hava var. Sıcaklıktan ziyade nem neredeyse nefes almayı imkansız hale getiriyor. Birkaç gün önce göğsümde gördüğüm kızarıklığın bu sıcak havanın etkisi olduğunu düşünerek önemsememiştim.
Ancak aradan geçen süre zarfında geçmek bir yana sızlamaya başladığı için zona olabileceğini düşünmeye başladım. Daha önce de birkaç kez geçirdiğim için tecrübem var. İllet bir şey bu zona dediğim. Başıma geldiği için araştırmıştım.
Aslında virüs kaynaklı bir enfeksiyon. Suçiçeği virüsü olarak da bilinen “Varesella Zoster” virüsünden kaynaklanıyor. Geçmişte suçiçeği geçiren insanların yakalanma riski daha yüksek. Zira bu virüs suçiçeği geçiren hastanın omuriliği ve beyninin yakınındaki sinir dokusunda inaktif olarak varlığını sürdürüyor. Yani bir anlamda uyuyor. Onu uyandıran şey ise sıkıntı, stres.
E bu ülkede yaşayıp da stressiz olmak mümkün mü?
Her neyse. Ağrılı bir hastalık olduğunu tecrübe ettiğim için dün gün boyu ikametime ve işyerime yakın hastanelerden randevu bulmaya çalıştım. Başaramayınca Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi geldi aklıma. Zira bu vakıf üniversitenin kendine özgü bir randevu sistemi var. Web sitesi üzerinden çevrimiçi olarak randevu oluşturabiliyorsunuz. Hemen web sitesine girdim. Ne yazık ki tüm randevular doluydu. Ama bazı doktorlarda yedek randevu seçeneği vardı. Yani gün içinde bir hasta randevusunu iptal ettirirse sizi çağırıyorlar. Umutsuzca yedek randevu oluşturdum zira başka seçeneğim yoktu.
Uykusuz ve sancılı geçen gecenin sabahına doğru randevumun asile dönüştüğüne dair bilgilendirme mesajı geldi telefonuma. Sabah randevu saatinden yarım saat önce hastanedeydim. Devam eden inşaat nedeniyle hastanenin otoparkı kullanılamaz halde. Zaten randevu alırken sesli cevap sistemi bu konuda uyarı yapıyor. Hastanenin içi gerçekten pırıl pırıl, yön levhaları okuma yazma bilen herkesin kimseye bir şey danışmadan işini görebileceği şekilde konuşlandırılmış. Ha keza personel güler yüzlü ve çözüm odaklı. 450.-TL ödeyip kayıt işlemimi yaptırdıktan sonra doktor hanımın odasının bulunduğu koridora gidip beklemeye başladım. Benden önce iki hasta vardı. Nihayet sıra bana geldi. Muayene saatim birazcık geçmişti ama buna da şükür deyip daldım içeri. Ben girerken doktor çıkmaya hazırlanıyordu. Masadaki görevli oturmamı işaret edip, şikayetlerimi bilgisayara kaydettikten sonra koridorda beklemem gerektiğini, doktor hanım geldiğinde çağrılacağımı söyledi. Denileni yaptım.
Bilirsiniz bekleyen için zaman hep Asi nehri gibi tersine akar. Geçen her dakika benim için adeta asır oldu. Yarım saat sonra artık koridor iyice kalabalıklaşmaya, kapı önünde bekleyen hastalar çoğalmaya ve homurdanmaya başladı. Boğucu sıcak, nem ve yetersiz havalandırma da eklenince daha fazla dayanamadım. İçeri girip doktor hanımın ne zaman geleceğini sordum. Artık nasıl bir görünümdeysem sağ olsun görevli doktorun servisteki hastalarına bakmaya gittiğini, 10-15 dakika içerisinde döneceğini söyledi. Doktora kızayım mı, üzüleyim mi bilemedim. Düşünün hem odada hasta muayene ediyor hem de periyodik aralıklarla çıkıp servisteki hastalarına bakmaya gidiyor. İnsan bu tempoya nasıl dayanır?
Bekleme süresi uzadıkça stres ve sinir katsayım artmaya başladı. Baktım olacak gibi değil. Beni zona eden stresin beş katını bu koridorda yarım saatte yaşadım zaten. Kaçarcasına uzaklaştım ve danışmaya gidip olanı biteni anlatarak muayene olmak istemediğimi belirttim. Onlar da iade işlemleri için beni yeniden kayıt yaptırdığım masaya yönlendirdiler.
Gişenin önü halk ekmek kuyruğundan farksızdı. Bekleyen insanlardan izin alıp, helallik isteyerek görevliye hızlıca durumu anlattım. Bir makbuz yazıp beni “Kurum Kabul” diye bir departmana gönderdi. Küçük bir sıra da orada vardı. Yaklaşık 20 dakika da orada bekledim.
Sıra bana geldiğinde matbu bir formun altına imza atıp ve el yazımla talebimi de yazarak iade ettim. Elime küçük bir not kağıdı tutuşturdular ve yeniden kayıt gişesine gittim. Aynı kalabalıktan yine izin, helallik alarak görevliye not kağıdını uzattım. Ödemeyi kartla yapmıştım, görevli pos cihazı ile bir işlem yaptı. Ödeme hemen geçmezse yarın lütfen bize bu sliple birlikte yeniden gelin dedi. Yarın aynı stresi yaşamamak için biraz bekledim ama baktım olacak gibi değil, görevlinin telefon numarasını alıp ofise geçtim. Şu saate kadar da iade halen gerçekleşmiş değil.
Ofise gelir gelmez ikametime yakın özel hastaneleri arayıp cildiye için randevu almaya çalıştım ama muvaffak olamadım. En erken randevuyu 8 gün sonrasına bulabildim. Ve haliyle almadım.
Koridorda beklerken doktor hanıma kızmıştım. Allah kalbimi biliyor. Fakat sonra sakince düşününce onun için üzüldüm. Benim senede bir gün bir saat bile tahammül edemediğim bu sistemin içerisinde o hemen her gün benzer şeyleri yaşıyor.
Randevu bulmak bir dert, bulursanız muayene olmak başka bir dert. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Doktoru da hastayı da mağdur eden bu sistem artık tıkanmış, işlemiyor.
Başınıza gelmeden anlamanız mümkün değil arkadaşlar.
Demem o ki kendinize çok dikkat edin. Sakın hasta falan olmayın.
Comments