Cuma namazlarında istisnai durumlar haricinde işyerine en yakın olan camiyi tercih ediyorum. Haliyle genelde aynı camiye gidiyorum. İstisnasız her hafta vaazdan hemen sonra hoca alabildiğine sıradanlaştırarak bilindik cümlelerle namazdan sonra yardım toplanacağını duyuruyor.
Ve daha namazın farzı biter bitmez üç görevli üç ayrı kapıya kutuları koyarak var güçleriyle “Allah razı olsun, boş geçmeyin, ne verirsen elinle, o gelir seninle vb.” cümleleri tekrarlayarak bağırıyorlar. Yani biz henüz zuhr-i âhirdeyken para toplayan görevlilerin bu sesine maruz kalıyoruz.
Bu haftada aynısı oldu. Vaazdan sonra vaiz, hutbeden sonra imam efendi para toplanacağını duyurdular. Neyse; namazı kıldım. Arkadaşımı beklemek için bahçe kapısına yöneldim. Görevli kapıya tam ortalayacak şekilde masayı atmış bir yandan “İmam efendinin dediğini duydunuz, boş geçmeyin” diye bağırıyor, bir yandan da el kol hareketleriyle pazar esnafı gibi camiden çıkanları masanın önüne yönlendirmeye çalışıyordu.
Çok üzüldüm ve utandım. Yan tarafa geçip bir müddet gözlemledim. Biraz sonra masanın önüne muhtemelen lise öğrencisi birkaç genç geldi. Kendi aralarında sohbet ederlerken para toplayan görevli çocukları sert bir şekilde azarlayarak masanın önünden çekilmelerini söyledi.
Çocuklar neye uğradıklarını şaşırdılar. Hızla uzaklaşmaya çalışırken arkalarından “Adam haklı gençler, dükkanın önünü kapatmayın!” diye seslendim. Bunun üzerine görevli sorar gözlerle bana bakınca; “Yahu para istemediğiniz hafta yok. Üstelik çoğu zaman daha namazın farzı bitmeden kapıya kutu atıyorsunuz. Bağıra bağıra namaz kılan insanlara da rahatsızlık veriyorsunuz. Bu durumdan hiç rahatsızlık duymuyor musunuz? Çocukları niye azarlıyorsunuz?” deyiverdim.
Görevli; “İmam efendinin dediğini duymadın mı sen? Yardım etmeden geçmeyin demedi mi?” diye çıkıştı. Hepten şaşırdım ve biraz da öfkelendim. “İmamın söylediklerine değil, Allah’ın söylediklerine göre hareket etmek lazım. Allah kitabında; ‘sizden ücret istemeyenlere uyun’ diyor.” dedim.
Görevli gayet lakayt bir şekilde; “Öyle bir ayet var mı ya?” dedi. “Yasin; 21” dedim. Ve ilave ettim. “Kendimi bildim bileli camiye giderim. Ve sürekli bu duruma şahit oluyorum. Sürekli para istiyorsunuz. Oldu olacak diyanet kombine satsın parayı peşin verelim böyle saçmalık olur mu? Hayatımda bir kez merak ettiğimden Taksim’de kiliseye gittim. Bir kucak dolusu kitap hediye ettiler. E hani nefret ettirmeyip sevdirmek, zorlaştırmayıp kolaylaştırmak?”
Bu sefer hiç beklemediğim bir cevap aldım. “Sen Allah’ı inkâr ettin! Ben de Heybeliada’da kiliseye gittim. Onlar kadar insanları sömüren bir başka topluluk görmedim.”
Kan beynime çıktı. Ve aramızda şöyle bir konuşma geçti.
- Sen şimdi bana kâfir mi diyorsun?
- Hayır kâfir demiyorum, Allah’ı inkâr ettin diyorum.
- E tamam işte ikisinin arasında ne fark var? Hem bu kanaate nasıl vardın?
- …………………………………………….. (ses yok)
- Bak Peygamberimiz der ki; “Bir Müslüman başka bir Müslümana küfür isnat ederse ve karşısında o haller yoksa döner kendine gelir.” Yani bir Müslüman bir başka Müslümana kafir derse o ikisinden biri kafirdir. Sen hala bana “Allah’ı inkar ettin diyor musun?
- Evet sen Allah’ı inkar ettin!
- Yuh olsun! Sen benim az önce camiden çıktığımı gördün. Ve buna rağmen bana inkarcı diyorsun öyle mi? O vakit; senin dinin sana, benim dinim bana. Allah seni ve senin gibileri ıslah etsin.
Arkadaşım kolumdan tutup çekiştirirken o hala arkamdan söylenip duruyordu. Duymak istemedim, hızlı adımlarla uzaklaştım. Yol boyu hem arkadaşımla konu üzerine konuştuk, hem de düşündüm.
Ben her cuma günü imam efendinin adeta yalvarırcasına türlü ajitasyonlarla cemaatten para talep etmesini çok rencide edici buluyorum. Para toplama yöntemi ise ayrı bir fecaat. Adeta cemaatin yolunu keserek, el kol hareketleriyle pazar tezgahına davet eder gibi bağıran, çağıran insanları görmek beni rahatsız ediyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi pek çok bakanlıktan fazla. Ha keza camilerin doğalgaz, elektrik, su gibi giderleri devlet tarafından zaten karşılanıyor. Ramazan ayındayız elbette fitre, zekat vb konularla ilgili duyurular yapılabilir. Zaman zaman yardım da toplanabilir. Ama bunun her hafta yapılması çok itici geliyor bana.
Riskli bir konuda kalem oynattığımın farkındayım. Ancak niyetim üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. O yüzden tüm samimiyetimle sormak istiyorum.
Bu konudan rahatsız olan bir tek ben miyim?
Comments