google.com, pub-3163838852151076, DIRECT, f08c47fec0942fa0 BU VATAN KİMİN
top of page
  • Yazarın fotoğrafıYitik

BU VATAN KİMİN

Güncelleme tarihi: 24 Nis 2021


Sokak muhabirleri mikrofonlarını alıp Eminönü’ne çıksa ve karşılaştıkları insanlara “Vatan kelimesi siz de ne çağrıştırıyor?” diye sorsa herhalde büyükçe bir kısmından alacağı cevap “Bilgisayar Mağazası” olacaktır.


Oysa sözlüklerde vatan kelimesinin karşısında; “Vatan, bir kimsenin doğup büyüdüğü; bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, barındığı, gerekirse uğrunda canını vereceği toprak parçasıdır. Bir kimsenin yerleştiği yere de vatan denir” yazıyor.

Ancak bu kelimenin herkes için aynı anlamı ifade ettiğinden de emin değilim.


Nerden mi biliyorum?


Beş yıl kadar önceydi. Gürcistan dönüşü vatanıma kavuşacak olmanın heyecanıyla uçakta okumak niyetiyle aldığım kitabın tek bir satırını bile okuyamamıştım. Zira yanıma oturan beyefendi inanılmaz konuşkan birisiydi. Birkaç dakika sonra bir partinin MYK üyesi olduğunu söyleyince konuşkanlığının sebebini anladım. Haliyle kitabı kapatmak zorunda kaldım.


Beyefendi ticaretle iştigal ediyormuş ve Gürcistan’da fabrikaları varmış. O yüzden sık sık gelir gidermiş. Bir ara sohbet dönüp dolaşıp açılım sürecine, terör meselesine gelince ben bilindik kaygılarımı sıralayıp “Vatan toprağı ayağımızın altından çekiliyor, dikkatli olmamız uyanık olmamız gerek” deyince konuşkan politikacı aldı sazı eline ve aynen şunları söyledi; “Vatan nedir ya? Toprak niye kutsal olsun. Bak ben senelerdir Gürcistan’a gelip gidiyorum. Burada ticaret yapıyorum. Burada para kazanıyorum. Vatan dediğin şey paradır. Helalinden rızkımı kazandığım her yer benim vatanımdır. Bırakın bu “Vatan-Millet-Sakarya” muhabbetini artık.”


Daha önce de üniversite yıllarında bilindik klasik Müslüman görünümünün çok dışında Amerikan parkalı, radikal fikirler savunan, kendilerine “Müslüman Gençlik” adını veren ancak bizim “Humeynici” olarak adlandırdığımız İran yanlısı şahıslarla tartışmalarımızda buna benzer söylemler duyduğum için fazla şaşırmadım.


Zira, onlar da “Vatan kutsal değildir, bizim için aslolan dindir. İran ile Türkiye savaşa girse ben İran saflarında yer alırım. Vatan haini olurum ama din haini olmam” gibi kerameti kendinden menkul cümleler kurarlardı. Hatta bir keresinde Karabağ savaşı sırasında İran, Ermenistan’a silah sattığı için Beyazıt Meydanında gerçekleştirdiğimiz protesto gösterisinde bize saldırmaktan geri kalmamıştı bu zevatlar.


Demem o ki maalesef vatan kelimesi herkesin zihninde aynı çağrışımı yapmıyor. Bizim yüreğimizin orta yerinde çöreklenmiş kara sevda iken, bir başkası için vatan Etiler’den, Moda’dan ibaret. Acı ama gerçek bu.


“Vatan dediğin nedir ki? İki kadın memesine satarım ben.” diyen ve halen bu ülkede köşe işgal eden yazarlarımız var yahu.


Hani hep “Bu vatan bizim ve gidecek başka yerimiz yok!” diyoruz ya. Bunda samimiyiz.


Olsa bile cansız bedenimizin vatan toprağında yatması, dirimizin el kapılarında dolaşmasından milyon kere evlâdır diye düşünürüz.


Gidecek yeri olanlar yok mu?


Elbette var. Ülke dara düşse İsviçre bankalarında para istifleyen deyyuslar mı gidecek cepheye?


Yahut “Para kazandığım her yer benim vatanımdır” diyen haysiyetsizler mi gidecek?


Kurtuluş savaşını düşünün. Vatan evlatları cepheden cepheye koşup, aziz kanlarıyla vatan toprağını sularken karaborsacılık yapıp köşeyi bir kez dönenleri araştırın, okuyun. Pek çoğunun tanıdık aileler olduğunu görüp şaşıracaksınız emin olun.


İşin tuhafı vatan toprağını kutsal olarak görmeyen bu insanlar, köyde babadan kalma bahçelerini öz kardeşleri yarım metre ihlal etse, kan davası güdecek kadar da harisler.


Demem o ki; vatan, bayrak, devlet kelimeleri herkesin yüreğinde aynı anlamı taşımıyor.


Ah ah…


Söylenecek söz çok dile gelmiyor Gönül laf anlayıp yola gelmiyor..


Vefa, selam ve dua ile…

190 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page