Yüreğimde kutsal bir emanet gibi taşıdığım hasretin, cebimde bir avuç düş tohumu ve efkârımı yüklenip omuzlarıma koşar adım atıyorum kendimi dışarı.
Sanki sıklaştırırsam adımlarımı, her şey ardımda kalacak, kurtulacağım tüm kederlerimden, dertlerimden ve kanlım gibi yakama yapışan sensizlikten.
Koşuyorum adeta sicim gibi yağan yağmura aldırmadan. Ne çare, her adımda daha da büyüyorsun içimde. Kırık bir kaburga gibi yokluğun, her nefeste ciğerime batıyor.
Ve ben nefes nefeseyim.
Anlıyorum ki, senden kaçış var belki ama, sensizlikten asla.
Beyhude çaba benimkisi.
Neden sonra fark ediyorum. Gece çoktan sermiş karanlık saçlarını şehrin üzerine. Yüreğimin orta yerine otağ kurmuş geceden kara bir hüzün.
Ve nereye baksam sen varsın, her yerde yüzün.
Mıh gibi çakılıp kalıyorum öylece. Hatıralar ıslanıyor, kirpiklerim ıslanıyor… Yağmurla yarışıyor gözlerim ve boşlukta yankılanıyor sözlerim.
Düşünüyorum da senin en büyük silahındı gözlerin.
Benimse sadece “kelimelerim” vardı.
Ve bir de “Sende en iyi neyse dostuna onu ver…” sözüne râm olmuş bir yüreğim.
O yüzden şiirler yazdım sana geceler boyu, o yüzden türküler söyledim yalın yürek.
Sen ise sadece b/aktın.
Diyorum ya/r en büyük silahındı gözlerin.
Ne hazindir ki, ben gözlerine vuruldum, sen sözlerinle vurdun.
Ve şimdi farklı istikametlere uzayan tren rayları gibiyiz. Soğuk, duygusuz… ama hepsinden kötüsü asla kavuşamayacağımızı bildiğimiz halde, hep birbirimize bakacak olmamız.
Ve şairin dediği gibi.
“Yakın olması neyi değiştirir, son istasyonun…”
Şahittir yaradan, kalemim, kağıdım ve dert ortağım sazım.. Hep haykırdım ve kimsesiz yüreklerde yankılandı avazım.
Bir sen duymadın.
Haykırışlarıma duvar olan sen, biliyorum ki bu fısıltıyı duyacaksın:
Cevabı suskunluklardan ağır
Sorular bırakıyorum sana
Bir de yetim heceler
Artık,
Yeni bir hayatı seçiyorum
Senden de,
Seni sevmekten de
Vazgeçiyorum
Düşlerimi,
Kirpiklerine asıyorum
Ve şimdi
Sırra kadem basıyorum
Comments